english
stringlengths 0
5.09k
| non_english
stringlengths 1
883
|
---|---|
Looks like hell come around soon. | Görünüşe göre yakında taburcu olabilir. |
Lets continue with the treatments. | Ama yine de tedavisine devam edeceğiz. |
Whats wrong, doctor? | Sorun nedir, doktor? |
Please, no! | Lütfen, hayır! |
Joo-young, please! | Joo-young, lütfen! |
Soo-na is... showing symptoms of a Hikikomori. | Soo-na Hikikomori semptomlarını gösteriyor. |
Did anything happen here, besides Ha-jungs death? | Burada herhangi bir şey oldu mu örneğin Ha-jungun ölümden sonra? |
Of course... not. | Tabii ki olmadı. |
Tell me the truth. | Bana doğruyu söyleyin. |
Im practically family, already. | Neredeyse aileden sayılırım. |
Why would I lie to you? | Neden sana yalan söyleyeyim ki? |
The poor girl... | Zavallı kız... |
After her parents died in a car accident... Se-jin and I raised her... | Ailesinin korkunç bir trafik kazasında ölmesinden sonra onu Se-jin ve ben büyüttük. |
I know. | Biliyorum. |
- But why would she... | - Fakat neden o... |
- Stop it. | - Kes şunu. |
Just be good to Soo-na. | Soo-na iyi olacak. |
Thats all you need to do. | Artık bu kadar konuşma yeter. |
Lets eat. | Hadi yemeğimizi yiyelim. |
Oh, hi Soo-na. | Oh, merhaba Soo-na. |
You must be hungry, dear. | Aç olmalısın, tatlım. |
Ill bring your plate right away. | Hemen sana bir tabak getireyim. |
What are you doing? | Neler yapıyorsun böyle? |
Stop it, Soo-na! | Kes şunu, Soo-na! |
Wanna hear a funny story? | Komik bir hikâye duymak ister misin? |
There once was a high school girl named Song-yi. | Song-yi adında liseli bir kız varmış. |
She fell in love with her college student tutor. | Ona özel ders veren hocasına aşık olmuş. |
They had a child together. | Bir çocukları olmuş. |
Then when his love grew cold... he cast her away like trash. | Daha sonra ona olan aşı bittiğinde adam kızı bir çöp gibi kenara atmış. |
Whats worse! | Ne fena bir durum! |
His mother... split them apart for good! | Kızın annesi onları kızının iyiliği için ayırmış! |
What are you talking about? | Sen neden bahsediyorsun? |
It doesnt matter how they broke up. | Onların nasıl ayrıldıklarının bir önemi yok. |
The girl... lived on... miserably after that. | Kız o olaydan sonra sefil bir durumda yaşamış. |
Unable to forget her first love, she married any man... who beat her every single day. | İlk aşkını bir türlü unutamamış ve onu her gün döven başka bir adamla evlenmiş. |
Stop it! | Kes şunu! |
What are you doing? | Ne yaptığını sanıyorsun? |
The child they had didnt know... and called her father her uncle... for over 17 years! | Çocuk onu tanımadığı için babasına 17 yıl boyunca amca demiş! |
You shouldve seen it! | Bunu görmemeliydin! |
Youre the only one I have, now. | Sen sahip olduğum tek şeysin. |
Are you listening? | Dinliyor musun? |
Where are you? | Neredesin? |
Where are you? | Neredesin? |
Where are you? | Neredesin? |
Its me. | Benim. |
Can we talk? | Konuşabilir miyiz? |
I know its been hard for you. With Ha-jung and all. | Bunun senin, Ha-jung ve diğerleri için çok zor olduğunu biliyorum. |
And... Even I... a long time ago... well... when I was your age... I suffered a lot, too... | Ve hata ben de çok uzun zaman önce senin gibi senin yaşındayken çok acı çekmiştim... |
I want to get in touch with Song-yi. | Song-yi ile görüşmem lazım. |
Mother wont tell me. | Annesi bana bir şey söylemiyor. |
Can you find out? | Ona sen ulaşabilir misin? |
Please, pal. | Lütfen, dostum. |
Thanks a lot. | Çok teşekkürler. |
Whats her... relationship with Soo-na? | Onun Soo-na ile olan bağlantısı ne? |
What? | Ne? |
Song-yi, the woman you just mentioned. | Sözünü ettiğin kadın, Song-yi. |
The woman in Soo-nas story... Its Song-yi, isnt it? | Soo-naın anlattığı hikâyedeki kadın Song-yi değil mi? |
No. | Hayır. |
She came to your office. | O senin ofisine geldi. |
Its her isnt it? | Oydu değil mi? |
No, its not. | Hayır, o değildi. |
Whats the secret youre not telling me? | Bana anlatmadığın sır ne? |
Why would I lie to you! | Neden sana yalan söyleyeyim ki! |
Theres no secret! | Bir sır falan yok! |
I know youre lying to me. | Bana yalan söylediğini biliyorum. |
You dont trust me? | Bana güvenmiyor musun? |
With Soo-na like that, not you, too! | Tıpkı sen de Soo-na gibi bana güvenmiyor musun? |
Ill tell you everything. | Sana her şeyi anlatacağım. |
Fine. | Tamam. |
Then... dont call me till youre ready to talk. | O halde konuşmaya hazır olana kadar beni arama. |
And... leave Soo-na alone. | Ve Soo-nayı rahat bırak. |
A Hikikomori... can get worse if you provoke her. | Eğer onun üzerine gidersen Hikikomori hastalığı kötüleşebilir. |
Stop it. | Kes şunu. |
Oh my... | Tanrım... |
Whats all this? | Tüm bunlar da ne? |
Whos there? | Kim var orada? |
Help me! | Yardım edin! |
Help! | Yardım edin! |
Help! | Yardım edin! |
Help me! | Bana yardım edin! |
Help! | Yardım edin! |
Who are you? | Kimsin sen? |
You knew everything. | Her şeyi biliyorsun. |
Knew what? | Neyi biliyorum? |
I know you knew! | Bildiğini biliyorum! |
You lied to me! | Bana yalan söyledin! |
I dont know anything! | Ben hiçbir şey bilmiyorum! |
Please! | Lütfen! |
Dont do this! | Bunu yapma! |
You knew everything and lied to me! | Her şeyi biliyordun ve bana yalan söyledin! |
Ill curse you! | Seni lanetliyorum! |
You hypocrite! | Seni ikiyüzlü! |
Help me! | Yardım edin! |
Doesnt it feel great? | Bu harika bir his değil mi? |
Its just the beginning. | Daha yeni başlıyor. |
You dont know what suffering is. | Daha acının ne olduğunu bilmiyorsun. |
The heart piercing pains... | Göbek piercingi acısı... |
Wait and see. | Bekle ve gör. |
Its going to get a lot more fun. | Bu çok eğlenceli olacak. |
Sir, what happened to the maid? | Efendim, kıza ne oldu? |