english
stringlengths 0
5.09k
| non_english
stringlengths 1
883
|
---|---|
Shes been emotionally shocked. | Duygusal bir şok geçiriyor. |
Shell need a few days rest. | Bir kaç gün dinlenmeye ihtiyacı var. |
I dug that hole to plant a tree. | Ağaç dikmek için bir çukur kazmıştım. |
I dont know how she fell into it. | Onun içeri nasıl düştüğünü anlamadım. |
Did anyone come by last night? | Geçen gece herhangi biri geldi mi? |
No, I stayed by the monitor all night. | Hayır, tüm gece boyunca bilgisayar başındaydım. |
I didnt even see a fly. | Tek bir sinek bile görmedim. |
Yes? | Evet? |
Make sure word doesnt get out! | Tek bir kelimenin bile yayılmamasından emin olun! |
Yes, maam. | Olur, hanımefendi. |
Ill take care of this, mother. | Bununla ben ilgilenirim, anne. |
Go take the maid to the hospital. | Gidip kızı al ve hastaneye götür. |
What? | Ne? |
Okay. | Tamam. |
Rest in peace, Moong-chi. | Huzur içinde yat, Moong-chi. |
Mr. Kim! | Bay Kim! |
Get me a ladder! | Bana bir merdiven getir! |
That little... | Seni küçük... |
Ill get to you... | Sana gününü göstereceğim. |
Be... careful... | Dikkatli olun. |
The spoiled brat... | Şımarık velet. |
Be... careful... | Dikkatli olun. |
Oh, no! | Oh, hayır! |
Are you okay, maam? | Siz iyi misiniz, hanımefendi? |
Open up! | Kapıyı aç! |
Open the door, now! | Hemen kapıyı aç! |
You know what you did to granny? | Büyükannene ne yaptığını biliyor musun? |
Open up! | Kapıyı aç! |
Open up! | Kapıyı aç! |
Open up, now! | Hemen kapıyı aç! |
Try to open this door again... and Ill slit my neck. | Kapıyı tekrar açmayı deneme yoksa boğazımı keserim. |
With the maid... Moong-chi, the dog... and now your mother... | Kız Moong-chi, köpek ve şimdi de annen. |
Something doesnt feel right. | Ters giden bir şeylerin olduğunu hissediyorum. |
Im having strange nightmares. | Çok tuhaf kâbuslar görüyorum. |
I dont know... how long I can take this. | Buna daha ne kadar katlanabileceğimi bilemiyorum. |
You know my mansion in the country? | Şehirdeki evimi biliyor musun? |
Yes? | Evet? |
They could use an extra hand for a few months. | Bir kaç aylığına oradaki evin ihtiyaçlarını görsen iyi olur. |
Really, sir? | Gerçekten mi, efendim? |
Thank you very much. | Çok teşekkürler. |
Thank you, sir. | Teşekkürler, efendim. |
You dont know what its like to be deserted by someone you love. | Sevdiğin biri tarafından terk edilmenin nasıl bir duygu olduğunu bilemezsin. |
Stripped naked... Covered in wounds... You dont know the pain. | Çırılçıplak kalmış gibi olursun yaraların sarılır fakat acısını bilemezsin. |
I stayed low and shed bitter, bloody tears! | Yalnız kaldım. İçim yandı, kan ağladım! |
I need you. | Sana ihtiyacım var. |
Soo-nas getting worse by the day. | Soo-na gün geçtikçe daha da kötüleşiyor. |
Mumbling and inflicting self-injuries... | Kendine zarar verip eziyet ediyor. |
I wish you were here, Yoon-mi. | Burada olmanı isterdim, Yoon-mi. |
I need you. | Sana ihtiyacım var. |
Please save, Soo-na. | Lütfen konuş, Soo-na. |
So sorry... | Çok üzgünüm... |
Im doing everything alone now! | Şimdi her şeyi tek başıma yapıyorum! |
Ow, my back. | Ow, sırtım. |
That little... | Seni küçük... |
Stop it! | Kes şunu! |
I said, stop! | Sana kes dedim! |
Stop it! | Kes şunu! |
By analyzing pictures... we can find the decisive factor that led to the illness? | Analiz resimleriyle bu hastalığa neden olan kesin faktörü bulabilir miyiz? |
Yes, pictures can definitely give us clues. | Evet, resimler kesinlikle bize ipucu verebilir. |
Right. | Tamam. |
Hikikomoris arent formed by imaginary trauma. | Hikikomoris hayali bir travma tarafından oluşmaz. |
Its caused by great emotional or psychological shock. | Buna daha çok büyük bir duygusal ya da psikolojik şok neden olur. |
It can be treated if you get down to its roots. | Eğer bunun kökenine inilirse tedavi edilebilir. |
Im sure youll find the reason to Soo-nas condition. | Eminim Soo-naın durumuna neden olan faktörü bulacaksınız. |
Mind if I take this? | Bunu almamın bir sakıncası var mı? |
Sure. | Hayır. |
Hope it helps. | Umarım bir yardımı olur. |
Whered I see this? | Bunu daha önce nerede görmüştüm? |
Thanks a lot. | Çok teşekkürler. |
I owe you big. | Sana borçluyum. |
What are colleagues for? | Arkadaşlar ne içindir! |
Bye. | Hoşça kal. |
Any minute now. | Her an gelebilir. |
You met her before. | Onunla daha önce tanışmıştın. |
I dont get why you cant see her. | Onu neden göremediğini anlamıyorum. |
I found out about Song-yi. | Song-yi hakkındaki şeyleri buldum. |
Sorry, pal. | Üzgünüm dostum. |
She died. | O ölmüş. |
She committed suicide. | İntihar etmiş. |
During that big rainstorm. She jumped in front of a train at 2:00 a.m. | Şu büyük yağmur fırtınası sırasında sabah iki treninin önüne atlamış. |
With the rain and all... the engineer couldnt see her... | Yağmur olduğu için makinist onu görememiş. |
Its your fault | Bu senin hatan. |
You killed her | Onu sen öldürdün. |
Its your fault | Bu senin hatan |
- You killed her | - Onu sen öldürdün. |
Who are you? | Sen kimsin? |
Are you okay, Soo-na? | Sen iyi misin, Soo-na? |
Snap out of it, Soo-na! | Kendine gel, Soo-na! |
Its not me... | O ben değildim... |
I didnt do it... | Bunu ben yapmadım... |
Open the door, Soo-na! | Aç kapıyı, Soo-na! |
Whats got into you! | Senin neyin var! |
I told you to leave me alone! | Sana beni rahat bırak dedim! |
Please! | Lütfen! |
Open the door. | Kapıyı aç. |
Open up, please. | Aç kapıyı, lütfen. |
Leave me alone! | Beni rahat bırak! |
Get lost! | Kaybol! |
Please! | Lütfen! |
Please... | Lütfen... |