english
stringlengths 0
5.09k
| non_english
stringlengths 1
883
|
---|---|
Come back here! | Geri dön buraya! |
The kid has no manners! | Çocukların hiç saygısı olmuyor! |
Let it go. | Boş ver gitsin. |
I wont hurt ya! | Canını yakmayacağım! |
Why are you shaking? | Neden titriyorsun? |
This is all I have. | Elimdeki tüm para bu. |
You crazy? | Aklını mı kaçırdın? |
Its really all I have. | Gerçekten hepsi bu. |
Just do something for me. | Benim için bir şey yapmanı istiyorum. |
- Anything I can help you with? - Huh? | Size yardım edebileceğim herhangi bir şey var mı? |
Ah... no... | Ah... hayır... |
Help me Soo-na, I need you. | Yardım et Soo-na. Sana ihtiyacım var. |
Stop bothering me! | Beni rahatsız etmeyi kes! |
Where is she! | Nereye kayboldun! |
Ill get her this time! | Bu sefer seni yakalayacağım! |
- Come here! | - Buraya gel! |
So youre the bitch whos been stealing from me? | Kapa çeneni! Seni lanet or...u... Kim oluyorsun da benden bir şeyler çalıyorsun? |
Please! | Lütfen! |
I wont do it again! | Bunu tekrar yapmayacağım! |
Youre caught red handed! | Seni lanet pis hırsız! |
You little bitch! | Seni küçük k.ltak! |
Get up! | Ayağa kalk! |
Get up! | Ayağa kalk! |
You little thief! | Seni küçük hırsız! |
You stole from me everyday! | Her gün benden bir şeyler çaldın! |
How much did you steal! | Ne kadar şey çaldın! |
How could you! | Nasıl yapabilirsin! |
You little thief! | Seni küçük hırsız! |
Pay up for everything you stole! | Her gün çaldığın şeylerin parasını ödeyeceksin! |
You thief! | Seni hırsız! |
The orchestra was amazing. | Orkestra inanılmazdı. |
Ill take you to an even better one next week. | Önümüzdeki hafta seni daha iyi bir konsere götüreceğim. |
I love going on dates with you Uncle Se-jin. | Seninle dışarı çıkmaya bayılıyorum, Se-jin amca. |
I love going out with you, too, princess. | Benimde hoşuma gidiyor, prenses. |
Why didnt Yoon-mi come? | Yoon-mi neden gelmedi? |
She was busy. | O çok meşgul bu aralar. |
Thanks. | Teşekkürler. |
Drive home safely. | Dikkatli sür. |
Youre not coming? | Sen gelmiyor musun? |
I have an appointment. | Bir randevum var. |
Come home soon and dont drink! | Eve erken gel ve sakın içki içme! |
See you later. | Sonra görüşürüz. |
Lets go. | Gidelim. |
Isnt this yours? | Bu senin değil mi? |
It was on the teachers desk. | Öğretmenin masasındaydı. |
I looked for this all night. | Tüm gece boyunca buna baktım. |
Thanks. | Teşekkürler. |
Attention! | Dikkat! |
- Good morning, Ms. LEE. | - Günaydın, Bayan LEE. |
- Good morning. | - Günaydın. |
Morning everyone. | Herkese günaydın. |
Be good, listen to your teachers, and enjoy your day. | Uslu olun ve öğretmeninizi dinleyin. Ve günün tadını çıkartın. |
She hasnt talked or come out since last night. | Geçen geceden beri odasından ne dışarı çıktı ne de bir kelime etti. |
Dont worry. | Endişe etmeyin. |
Ill try talking with her. | Onunla konuşmaya çalışırım. |
Its me, Soo-na. | Benim, Soo-na. |
Open up. | Aç kapıyı. |
Arent you hungry? | Aç değil misin? |
Lets eat. | Hadi bir şeyler yemelisin. |
Why arent you taking my calls? | Neden telefonlarıma cevap vermedin? |
I worried about you. | Senin için endişeleniyorum. |
Go away! | Git buradan! |
I dont need you. | Sana ihtiyacım yok. |
Its me, Soo-na. | Benim, Soo-na. |
Ill killem all! | Hepsini geberteceğim! |
She says shes just in a bad mood. | Hiç keyfinin olmadığını söyledi. |
Shell come around. | Yakında çıkacaktır. |
Dont worry. | Endişe etmeyin. |
You have a guest, sir. | Bir misafiriniz var efendim. |
Really? | Gerçekten mi? |
Who? | Kimmiş? |
Closing doors. | Kapılar kapanıyor. |
Shave Uncle Se-jin... That tickles. | Tıraş olmalısın Se-jin amca gıdıklanıyorum. |
Loners in seclusion | İnzivadaki yalnız kişiler |
Hikikomoris are loners who choose to live in seclusion. | Hikikomoris inzivaya çekilip yalnız yaşamayı tercih ettiren bir hastalıktır. |
Unable to adjust to society, they stay confined to their homes. | Topluma adapte edilemeyecek durumda olanlar evlerine kapatıldı. |
As seen in similar cases, symptoms of depression, retrogression, and aggressive behavior are found. | Benzer durumlarda depresyon semptomları akli yönde gerileme agresif davranışlar görülür. |
Cases vary from patients to patients. | Bu durum hastadan hastaya çeşitlilik gösterir. |
And the causes for the illness are also diverse. | Bu hastalık için çeşitli nedenler vardır. |
Taking unreported into account... approximately 2 million teenagers have these symptoms in Japan. | Resmi olmayan verilere göre Japonyada bu durumda yaklaşık 2 milyon genç var. |
And the numbers are growing rapidly. | Ve sayıları hızlı bir şekilde artmakta. |
Symptoms are not readily recognized here and no proper treatments are set... | Semptomlar kolay bir şekilde anlaşılmamakta ve tam olarak ta bir tedavisi bulunmamakta. |
What? | Ne var? |
Whyd you do it? | Bunu neden yapıyorsun? |
Do what? | Neyi yapıyorum? |
You forced Ha-jung to do it? | Ha-junge baskı uyguluyorsun! |
Apologize to her and bring her back to school. | Ondan özür dileyip tekrar okula gelmesini sağla. |
Or Ill call your father. | Yoksa babanı ararım. |
Why bring him into this? | Neden bunu ben yapıyormuşum ki? |
Ha-jung better be here, tomorrow. | Ha-jung yarına kadar burada olsa senin için iyi olur! |
Past the tracks on the left? | Arabası hala gitmedi mi? |
Shes home? | O evde mi? |
Grant us all another peaceful day. | Hepimize mutlu günler nasip eyle. |
And help us love each other in you, Lord. | Ve içlerimizi senin sevginle doldurmamız için yardım eyle Tanrım. |
Look at this place. | Şu evin haline bir bak. |
I see why you suddenly showed up. | Aniden ortaya çıkışının nedenini anlıyorum. |
Get an apartment with that. | Bunu al ve kendine bir ev tut. |
Go as far away as you can. | Gidebildiğin kadar uzağa git. |
Take it, you whore. | Al onu, seni or...u. |
And dont you dare come around us, again! | Ve bir daha yanımıza gelmeye sakın cüret etme! |