english
stringlengths 0
5.09k
| non_english
stringlengths 1
883
|
---|---|
You love curry, right? | Köri sosunu seviyorsun, değil mi? |
Ill give you more. | Sana daha fazla koyacağım. |
Is it good? | Çok mu güzel? |
Hey, ugly. | Hey, çirkin şey. |
Look at her. | Ona bir bakın. |
- I asked you a question! | - Sana bir soru sordum! |
Thats better! | Bu daha iyi! |
- Looking good! | - Çok güzel görünüyor! |
- Thats better! | - Bu daha iyi! |
It suits her. | Elbisesine bir bakın. |
What the hell are you doing? | Ne s.kimi yapıyorsun böyle? |
Stop picking on Ha-jung! | Ha-jungu itip kakmayı bırakın! |
What the hell? | Bu da nesi? |
What? | Ne? |
Stop it, Soo-na! | Dur, Soo-na! |
Let it go. | Boş ver. |
Are you stupid? | Sen deli misin? |
Why do you let those losers bully you like that? | Neden o eziklere sana böyle zorbaca bir şey yapmalarına izin verdin? |
Those what? | Biz ne? |
Mind your own business and get lost. | Aklını kendine sakla ve kaybol. |
The hell you looking at, bitch? | Sen neye baktığını sanıyorsun öyle sürtük? |
You lovers or somethin? | Sen âşık ya da öyle bir şey misin? |
Didnt you know? | Bilmiyor muydun? |
Shut up! | Kapa çeneni! |
Ill get you for this! | Bunu sana ödeteceğim! |
- Stop it, please. | - Kes şunu, lütfen. |
Class rep thinks she can hide behind the teacher! | O sınıf temsilcisi şeyiyle öğretmenin arkasına saklanıyor! |
Shes really asking for it! | O gerçekten bunu hak etti! |
Stop letting them get to you. | Onların sana bunu yapmalarına izin verme. |
Arent you mad? | Senin aklın yok mu? |
Im telling on them! | Bunu onlara ödeteceğim! |
No! | Hayır! |
I dont want them to get to you, too. | Sana da aynı şeyleri yapmalarını istemiyorum. |
I recently met a friend on-line. | İnternetten biriyle tanıştım. |
Oh? | Öyle mi? |
Her dads been doing it to her for a year. | Babası bunu ona bir yıldır yapıyormuş. |
What? | Ne? |
She wanted to kill him, but couldnt. | Onu öldürmek istemiş fakat yapamamış. |
She felt sorry for her mom who stayed with the abusive bastard. | O tacizci p.ç ile kalan annesi için çok üzülüyormuş. |
So she said she stays in her room... and puts curses every single day... on the bastard and her real dad. | Bu yüzden kendisini odasına kilitlediğini ve her gün o p.çe ve gerçek babasına lanet okuduğunu söyledi. |
Then she felt happy. | Bu şekilde kendini çok mutlu hissediyormuş. |
Real happy. | Gerçekten mutlu. |
You know I cant do it. | Bunu yapamayacağımı biliyorsun. |
I dont have the guts. | Bunu yapmaya k.çım yemiyor. |
I envy Mi-jung, thats all. | Mi-junga imreniyorum, hepsi bu. |
Envy her for what? | Ona ne için imreniyorsun? |
Why? | Neden imreniyorsun? |
Hold on. | Bekle biraz. |
Did you stitch this yourself? | Bunu sen mi diktin? |
Youre amazing! | Sen inanılmazsın! |
How long did it take? | Bunu yapman ne kadar sürdü? |
A week? | Bir hafta mı? |
Two weeks? | İki hafta mı? |
Its so pretty. | Bu çok güzel. |
Thanks Soo-na for always being there for me. | Her zaman yanımda olduğun için teşekkürler Soo-na. |
Ill cherish this forever. | Buna her zaman değer vereceğim. |
Yes. | Evet. |
Yes. | Evet. |
I just checked on it. | Onu biraz önce kontrol ettim. |
The construction will be finished on time. | İnşaat tam zamanında bitecek. |
Dont worry, Mr. AHN. | Endişe etmeyin, Bay AHN. |
It wont happen again. | Bu tekrarlanmayacak. |
Right, | Tamam. |
I see. | Anlıyorum. |
Thank you. | Teşekkürler. |
Yes. | Evet. |
Ill be in touch. | İletişim halinde olacağım. |
Surprise! | Sürpriz! |
You scared me! | Beni korkuttun! |
Hi, Uncle Coward. | Merhaba, korkak amca. |
Are you mad? | Çok mu korktun? |
Why you little... Did you follow me all the way here to scare me? | Neden sen tüm yolu beni korkutmak için mi beni buraya kadar takip ettin? |
No, Ive been waiting here for 20 minutes. | Hayır, burada 20 dakikadır bekliyorum. |
Yeah, right. | Evet, öyledir. |
No, Im serious. | Hayır, ben ciddiyim. |
Really? | Gerçekten mi? |
Yup. | Evet. |
Lets go Uncle Se-jin. | Hadi gidelim Se-jin amca. |
Who gave you that? | Bunu sana kim verdi? |
Yoon-mis coming over tonight. | Yoon-mi bu gece geliyor. |
Why dont you like her? | Neden ondan hoşlanmıyorsun? |
She acts so smart and proper. | O çok akıllı ve terbiyeli biri. |
But she really likes you, kid. | Fakat o gerçekten senden hoşlanıyor, evlat. |
Still, I dont like her! | Ama hala ben ondan hoşlanmıyorum! |
How about my homeroom teacher? | Peki ya özel öğretmenime ne dersin? |
I think she has a crush on you. | Sanırım o da gerçekten senden hoşlanıyor. |
Forget it, kid. | Unut gitsin, evlat. |
Why arent you eating, sweetie? | Neden yemiyorsun, hayatım? |
I had a snack with Ha-jung. | Ha-jung ile bir şeyler atıştırmıştım. |
Still, you should eat your dinner. | Ama yemeğini yemelisin. |
Hold your spoon up. Here. | Kaşığını kaldır hadi. |
And you, two. | Ve siz ikiniz. |
When will you make up your minds? | Ne zaman aklınızı toparlayacaksınız? |
I made arrangements for your engagement party. | Nişan partinizi ayarladım. |
Itll be the second week of next month. | Önümüzdeki ayın ikinci haftasında olacak. |
I lost my appetite. | İştahım kaçtı. |
You didnt finish! | Yemeğini daha bitirmedin! |
I brought your favorite green-tea cake. | Sevdiğin yeşil çaylı keki yaptım. |
Give it to the dog. | Köpeğe verirsin. |
Why that little... | Neden bunu... |